Honore de BALZAC (1799-1850)
Bir memurun oğlu olarak
Tours’da doğdu. Altı yıl bir Vendone Okulu’nda yatılı okuduktan
sonra Paris’e gitti ve bir avukatın yanında çalıştı. 1820-1824
yılları arasında takma adla birçok roman yazdı. Basım-yayım
işlerinde de çalıştı fakat başarılı olamadı. Otuz yaşındayken
borçlu, öfkeli ve kararlı bir biçimde kendi adıyla ilk romanını
yazdı. “Balzac diğer yazarlar gibi sadece para kazanmak, oyalanmak.
Bir kütüphane bolusu kitap çıkarmak, Paris’in bulvarlarındaki
konuşmalarıdaha renkli, daha canlı bir hale getirmek için
yazmıyordu. O’nun edebiyat alanında ulaşmak istediği şey maraşel
asası değil, imparatorluk tacıydı.” (Zweig, Stefan
168)
Bundan sonraki yirmi yılda, doksan kadar roman ve öykü
yazdı. İçinde birçok başyapıtın olduğu bu kitaplara “İNSANLIK
KOMEDİSİ” gibi anlamlı bir isim veren Balzac 1850’de, onsekiz yıldır
aşkını sürdürdüğü Polonyalı Kontes Evelina Hanska ile evlendikten
bir-iki ay sonra
öldü.
GORIOT
BABA’NIN ÖZETİ
Goriot Baba, kaba saba fakat iyi yürekli bir
un tüccarıdır. Delphine ve Anastasie adlarında iki kızı vardır.
Hayatında düşündüğü tek şey kızlarının mutluluğudur. Zamanında sahip
olduğu parasıyla birini bir kontla, diğerini de bir baronla
evlendirmiştir. Ancak her iki damadı da bencil, kötü ahlaklı, paraya
düşkün kimseler çıkmışlardır. Girdikleri kibar çevrede babalarından
utanan kızlar, Goriot’un parası tükenince onu kendi yanlarında daha
fazla tutmayarak, Madam Vaquer adlı Parisli yaşlı bir kadının
pansiyonuna göndermişlerdir. Bu arada, zavallı yaşlı adam ise;
nankör, hoppa ve savurgan kızlarına türlü fedakarlıklarla para
yetiştirmeye çalışarak gittikçe fakirleşmiş ve sonunda yine onların
yüzünden ağır derecede hastalanmıştır. Goriot Baba ile aynı
pansiyonda kalan hukuk öğrencisi Eugéne de Rastignac, kibar bir
akrabası aracılığıyla geldiği Paris’in yüksek sosyetesinde başarı
kazanma heveslerine kapılmış ve Goriot Baba’nın kızlarından
Delphine’i sevmeye başlamıştır. İşta Goriot Baba’nın hastalığı
sırasında ona yalnız Rastignac ile aynı pansiyondaki tıp öğrencisi
Bionchon bakmıştır. Kızları davetli bulundukları bir baloya gitmeyi
kaçırılmayacak bir fırsat olarak gördükleri için babalarının yanına
gelmemişlerdir. Goriot Baba ise onların eğlenebilmiş olmalarından
her zaman mutluluk duymuştur. Bir gün yalnız başına, kızlarını
sayıklaya sayıklaya ölür. Kibar damatlarının arabaları, cenazeyi
mezarlık kapısına kadar boş olarak takip
eder.
GORIOT BABA’DA KARAKTERLER EUGENE de
RASTIGNAC Beyaz tenli, siyah saçlı, mavi gözlü, ana babasının az
bir para; ancak pek çok umutla Paris’e gönderdiği yumuşak başlı,
uysal, alçak gönüllü ve duygusal bir üniversite öğrencisidir.
Görünüşü, günlük davranışları ilk eğitimini kusursuz bir beğeniye
göre almış bir aile çocuğunu anımsatır. Giysilerini sakınsa ve
normal günlerde eski giyinse de bazen şık bir delikanlı olmayı
başaran Eugene’nin günlük giysisi eski bir redingot, kötü bir yelek
öğrencilere özgü siyah, soluk iyi bağlanmamış bir kravat, bunlar
gibi bir pantolon ve altlarına pençe vurulmuş ayakkabılardır. Vaquer
pansiyonunda yaşamaya başlayan bu genç Goriot Baba’nın trajedisine,
Saint-Germain banliyösünün o süslü püslü ama basit ve bayağı
prenseslerine açgözlülükle babalarını nasıl soyduklarını toplumun
bütün çirkinliklerini görmüştür.
VAUTRIN
Boyalı
favorileriyle dikkat çeken ve kırk yaşlarında bir adamdır. Yüzündeki
zamanından önce başlayan çizgilerin verdiği sertliğe yumuşak ve
insancıl davranışlarıyla yenebilen güler yüzlü ve başkalarına yardım
etmeyi çok seven gemilere, denize, Fransa’ya, Fransa dışına
insanlara olaylara yasalara, oteller ve hapishanelere alışkın
biridir. Öğleden sonra çıkıp akşam yemeyi için dönmeyi gece yarısına
kadar çıkıp dönüşte Madam Vauquer’in kendisine verdiği bir anahtarla
eve dönmeyi alışkanlık edinmişti. Ve bu ayrıcalığa sahip olan tek
kişiydi. Çevresindeki herkesin her işini bilen ya da sezen bu adamın
ne düşündüğünü ve ne yaptığını en başta hiç kimse öğrenemiyordu.
|